HABER: GÜLARA SUBAŞI/ KAMERA: DURSUN ALKAYA
(LEFKOŞA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü dolayısıyla bulunduğu KKTC’de Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman ile görüşmesinin ardından; “Kıbrıs’ı bir bütün olarak sahipleniyoruz. Kıbrıs halkının çözüme yönelik olan iradesinin her zaman arkasında olduk, bundan sonra da arkasında olacağız” açıklamasını yaptı. Erhürman ise, “Yıllar boyunca gene masada dirsek çürütmek istemiyoruz. Biz çözüm istiyoruz, dolayısıyla takvimli, sonuç odaklı bir görüşme istiyoruz. Kıbrıs Rum liderliği masadan bir biçimde kaçarsa bugünkü statükoya dönüşü de kabul etmiyoruz” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 20 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü resmi programına katılmak üzere KKTC’ye geldi. Özel’in KKTC temasları kapsamında, bugün ilk ziyareti Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Merkezi’ne oldu. Özel’e, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcıları İlhan Uzgel ve Yankı Bağcıoğlu, İstanbul Milletvekili Namık Tan ve Parti Meclisi Üyesi Selin Kırçiçek’ten oluşan heyet eşlik etti.
Özel ve CHP heyetini, CTP Dışilişkiler Sekreteri Fikri Toros ile Grup Başkanvekili Sıla Usar İncirli karşıladı. Özel burada; kendisini geçtiğimiz haftalarda Ankara’da, CHP Genel Merkezi’nde ziyaret eden CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ile görüştü. İki lider, basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmenin ardından ortak açıklama yaptı. Erhürman, şöyle konuştu:
“Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi devam ediyor”
“20 Temmuz bizim varoluş mücadelemizin çok önemli adımlarından biridir. Bu dönemde sayın Genel Başkan ve heyeti adamızı ziyaret ediyor ve bu görüşmeleri bizimle gerçekleştirdi. Kuzey Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi devam ediyor. Sıkıntılı koşullar ortadan kalkmış değil. Bugün KKTC’de çok ciddi bir nüfus meselesi var. Nüfus politikasızlığı meselesi var. KKTC’deki mülkiyet rejiminin öngörülebilirliği ciddi şekilde sarsılmış durumda, Kıbrıs Rum liderliğinin hukuku ve mülkiyeti siyasetin enstrümanı haline getirme çabaları sonucunda. Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkı varoluşunu sürdürmek açısından maalesef hala sıkıntılar içerisinde. Çocuklarımız göç etmesin, tırnaklarını bu topraklara geçirsin diye halk olarak mücadelemiz devam ediyor. Kıbrıs Türk halkının bu mücadelesinde CTP’nin pozisyonu da her zaman ret oldu: bu varoluş mücadelesinin öncüsü olan bir partiyiz biz.
“Yıllarca masada dirsek çürütmek istemiyoruz”
Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili de çok net duruşu olan bir partiyiz. CTP bugün de Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili tek gerçekçi yolun iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm olduğu bilgisiyle hareket ediyor. Ama bu bilgiye sahip olan parti olarak geçmiş tecrübelerden de dersler çıkararak devam ediyor. Birleşmiş Milletler yetkililerine şunu söylüyor, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliği, pazarlık konusu değildir. Bir müzakere masası kurulacaksa siyasi eşitlik onun öncesinde kabul edilmesi gereken bir şeydir. Yıllar boyunca gene masada dirsek çürütmek istemiyoruz. Biz çözüm istiyoruz Dolayısıyla takvimli, sonuç odaklı bir görüşme istiyoruz. Kıbrıs Rum liderliği masadan bir biçimde kaçarsa bugünkü statükoya dönüşü de kabul etmiyoruz. Bu noktada CTP’nin görüşleri açık. CTP, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yetkililerine elbette kardeş partimiz CHP ile de yoğun diyalog içerisinde olmak istiyor. Çünkü CTP, Türkiye ile ilişkilerinin doğru zeminde, en iyi ilişkiler olması gerektiğini düşünen bir parti.”
Özel: “Kıbrıs’ta vatandaşların yüzleri gülmemektedir”
CHP Genel Başkanı Özel, şunları kaydetti:
“Bundan 50 yıl önce Kıbrıs çok zor günler geçiriyordu ve mezalimin durdurulması için barışa ihtiyaç vardı. Partimizin üçüncü Genel Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit Ada’ya barışı getirmek için harekete geçtiklerini müjdeledi. Yok olmak ve yok edilmek istenen Kıbrıs’taki Türk toplumu için 50 yıl önce çok anlamlı, çok önemli bir harekat gerçekleştirildi.
Annan Planı’na ‘hayır’ dedikten sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğinin kabulü bugünkü çıkmazı ortaya çıkarmış durumdadır. Bugün Kıbrıs’ta 50’nci yılda birbirimizi gördüğümüz için yüzler gülmektedir ama Kıbrıs’ta vatandaşların yüzleri gülmemektedir. Çok sayıda sorun var. Ticarette sorun vardır, kişi başına düşen milli gelirde sorun vardır, seyahatte sorun vardır, sporcuların müsabakaları katılmasında sorun vardır. Hatta ve hatta geçmişte iyi giden Kıbrıs turizminde dahi şu anda ciddi sıkıntılar vardır. Eğitimde, üniversitelerde ciddi sıkıntılar vardır. Bu sorunların hepsine birden çözüm istenmektedir. Bu noktada Kıbrıs Türklerinin iradesine bakıldığında da herkes bu durumdan bir an önce çıkılmasını istemektedir. Biz CHP olarak Türkiye için, AB’ye tam üyelik hedefi olan bir partiyiz ve bunun için çok ciddi şekilde çalışıyoruz. CTP bizim Sosyalist Enternasyonal’deki kardeş partimiz.
50’nci yıl dolayısıyla burada olmanın önemini biliyoruz. Kıbrıs’ı bir bütün olarak sahipleniyoruz. Kıbrıs halkının çözüme yönelik olan iradesinin her zaman arkasında olduk, bundan sonra da arkasında olacağız.
“Rakamları 100 ile anılan bir kara liste olduğu söyleniyor. Cumhurbaşkanı’na yarın bunu söyleyeceğim”
50 yıl önce olduğu gibi 50 yıl sonra da barışı savunuyoruz. Kıbrıs Türkler’nin mutluluğunu savunuyoruz. İyi bir yaşam sürmelerini, özgür olmalarını savunuyoruz. Bu arada 50’nci yıl dolayısıyla hem Türkiye’deki normalleşme sürecine de dahil olması gereken bir noktayı ifade etmek isterim. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan, sadece geçmişte yapılmış sosyal medya paylaşımları ya da birtakım düşünce beyanları yüzünden bazı kişiler bazen yanlarında küçük çocukları olduğu halde bile Türkiye’ye indiklerinde Türkiye’ye kabul edilmiyorlar. Şimdiye kadar 18 Kıbrıs vatandaşının başına gelen bu durumla ilgili rakamları 100 ile anılan bir kara liste olduğu söyleniyor. Ben sayın Cumhurbaşkanı’na bunu yarın da söyleyeceğim. 50’nci yılda temiz bir sayfa açmanın, kin gütmeyi bırakmanın ve hukuk dışı birtakım uygulamaların hiç yeri yoktur. Bu uygulamadan bir an önce dönülmelidir. Belki 18 kişi bu uygulamaya muhatap olmuştur ama binlerce kişi, ‘Acaba ben de gidersem bu durumla karşılaşır mıyım’ diye Türkiye’ye seyahatten endişe etmektedir. Binlerce kişi de özgür düşüncelerini açıklarken, ‘Acaba ben de böyle bir görünmez cezaya çarptırılır mıyım, kara listeye girer miyim’ diye özgür düşüncelerini ifade etmekten endişe etmektedirler. Bu konunun da artık yarından itibaren geride bırakılan bir süreç olması gerektiğini düşünüyoruz.”
“Türkiye’nin garantörlüğünün olmadığı bir durumu son derece riskli”
Bir gazetecinin, “İki devletli çözüm adada kalıcı barışı sağlamanın yegane yoludur” ifadesini içeren TBMM Genel Kurulu’nda dün kabul edilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yılı’na ilişkin tezkeresini ilişkin bir soruyu Özel, şöyle yanıtladı:
“CHP olarak biz Kıbrıs Türkü’nün evet demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyiz. Bir kez bunun bilinmesi gerekir. İkincisi, biz her zaman müzakereden ve çözümden yanayız ama bu çözümün adı bugünkü statüko göz önüne alındığında sizin yaptığınız tanımlama mıdır, ki biraz önce sayın Genel Başkan da söyledi, ‘biz bunun böyle olduğunu biliyoruz’ dedi. Bilmek geçmişteki müzakerelerde atılan adımlardan, yaşanmışlıklardan çıkarılan sonuçtur. Bugün Kıbrıs Türkleri açısından bir hak kaybına sebebiyet verecek ya da Kıbrıs Türkleri’nin, örneğin Türkiye’nin garantörlüğünün olmadığı bir durumu biz son derece riskli görüyoruz.
Ancak pek çok açıklama yapılıyor. Mesela, iki toplumlu iki devletli çözümden bahsediliyor ama bir yandan da garantörlük haklarının devamından bahsediliyor. Ada’daki, tüm hakların herkesin almasından bahsediliyor. Çok fazla kavram, çok iç içe geçmiş durumda. Dün Meclis’te ortaya konan ve Meclis Başkanı tarafından teklif edilen metne CHP metnin içinde Kıbrıs’ın egemenlik haklarına yapılan vurgulardan, Kıbrıs ile dayanışma duygularından ve metin genelinde, her bir satırına katılamazsınız, çünkü Türkiye’deki bütün siyasi partileri düşünün, hepsinin birden altına imza atabileceği veya el kaldırabileceği bir muhteşem metnin ortaya çıkarmak her zaman mümkün olmaz. 50’nci yılda dünyanın gözünün önünde de Kıbrıs meselesinde iktidar-muhalefet ayrışmak da doğru bir yaklaşım olmaz.
“Sayın Erdoğan’ı Kıbrıs’taki tüm partilerle görüşmeye davet ediyorum”
Türkiye’de Kıbrıs üzerinden iç siyaset kavgası yapmak kolay. Bu zamanında çok yapıldı. Ama kimseye bir faydası olmadı. Biz Türkiye’de iktidarla muhalefetin müzakere de ettiği mücadele de ettiği bir süreci yaşıyoruz. Biz Türkiye’deki tüm siyasi partilerin Kıbrıs’taki tüm siyasi partilerle görüşmesi gerektiğini savunuyoruz. Benim bugün ve yarın ayırıp da görüşmediğim hiçbir siyasetçi yok. Herkesin görüşlerini dinlemen lazım. Ama örneğin AKP’nin de CTP’yi de mutlaka dinlemesi gerekiyor, görüşlerini dinlemesi gerekiyor. Çünkü ortak fikirler ortaya konmadan, özgürce tartışılmadan çözüme ulaşmak mümkün değildir. Bugünkü durumdan Kıbrıs’taki hiç kimse ve Türkiye’deki hiç kimse memnun değildir. Kıbrıs Türkü çok daha iyisini hak etmektedir. Bunun için de müzakere edilmelidir. Ben AKP’yi, Genel Başkanı sayın Erdoğan’ı Kıbrıs’taki tüm partilerle görüşmeye ve Kıbrıs’ta her geçen gün gücü artan, anketlerde güçlendiğini hep birlikte takip ettiğimiz CTP gibi bir partiyi mutlaka, belki de bu ziyaretinde kabul edip görüşmeli ve bundan sonra diyalog zemini içinde olmaya davet ediyorum. Bu hepimizin faydasınadır.”